Aslında köpük tedavisi skleroterapinin bir türüdür. Ameliyatsız varis yöntemlerinden en yaygın olarak kullanılan köpük tedavisi hasta konforunu en üst seviyeye taşır. Bu yöntem özellikle uygulama anında sonuç vermesi dolayısıyla son derece yüz güldürücüdür.
Köpükle varis tedavisi de diğer ameliyatsız varis tedavisi yöntemlerinde olduğu gibi hastanın ameliyathane ortamına girmesine gerek duymaz. Hasta köpükle varis tedavisi için kliniğe yürüyerek gelir köpük tedavisi uygulanır ve yürüyerek işine yada evine döner.
Tedavi öncesinde veya işlem sırasında hastaya anastezi ve narkoz uygulanmaz.
Köpük Tedavisi kılcal damar tedavisinde kullanılan en etkin yöntemdir. Özellikle bu yöntemin avantajları sayesinde tedavi hem 15 dakikada hem de konforlu biçimde yapılmaktadır.
Skleroterapi sırasında kullanılan ilaç özel bir işlem ile köpürtülerek varisli damara uygulanır. Bu nedenle bu tedavi yöntemine köpük tedavisi denilir.
Köpük tedavisi sıvı ilaca göre daha etkilidir. Ancak her damarda uygulanmaz. Köpük Tedavisi daha etkili olduğu için kahverengi renk oluşturma (pigmentasyon) gibi yan etkileri de sıvı skleroterapiye göre daha fazladır.
Köpük tedavisi skleroterapi uygulanamayacak kadar genişlemiş damarlara uygulanır. Köpükle tedavi daha çok kılcak varislerden çok nispeten genişlemiş olan damarlara uygulanır. Bu tedavi yönteminde hastanın ağrı şikayetlerinin yanı sıra estetik şikayetlerinin giderilmesi için de uygulanabilir.
Ancak unutulmamalıdır ki köpük tedavisinin yan etkilerinden biri kapanan damarın civarında ilacın etkisi ile oluşabilecek geçici morluklardır. Bu nedenle yaz tatiline gitmeden çok önce özellikle son baharda yaptırılması tavsiye olunur.
Köpükle varis tedavisi uygulamasına geçilmeden önce muhakkak renkli doppler ultrason ile yüzeyde görülen ve köpükle kapatılabilecek büyüklükteki varislerin nedeni araştırılır. Bu araştırma yapılmadan yani renkli doppler ultrason ile iç varis olup olmadığı kontrol edilmeden yapılacak köpük tedavisi başarılı sonuç vermez.
Zira köpük tedavisi ile kapatılan damarları besleyen varisli iç damarlar kapatılmadığı müddetçe yüzeyde yeni varislerin oluşması kaçınılmazdır. Bu nedenle renkli doppler ultrason yapmadan yüzeyden gözle yapılan muayene sonrası köpük tedavisi yaptırılması tarafımca kesinlikle tavsiye edilmemektedir.
Varis tedavisi esnasında en fazla çekinilen konulardan biri tedavinin ağrılı olup olmadığıdır. Kılcal varislerin köpük tedavisi (skleroterapi) ile tedavisi çok az ağrı yapabilir. Ancak köpük tedavisi dışındaki varis tedavi yöntemlerinde, ağrı kesme yöntemi kullanılmazsa (anestezi ve femoral blok) tedavi ağrılı olabilir.
Varis tedavisi sırasında hastalar normal şartlarda hiç bir şekilde ağrı hissetmemesi için gereken hazırlık yapılmalıdır. Lazerle varis tedavisi ya da köpük tedavisinin ağrılı olduğunu bildiren hastalar vardır. Uygun ağrı kesme yöntemleri kullanıldığında varis tedavisinin hiç birinde ağrı hissedilmez. Tedavi işlemi sırasında sohbet edilebilir, kitap okunabilir ya da müzik dinlenebilir. Bazı hastalarımız işlemi hatırlamak istemeyebilir. Bu durumda genel anestezi kullanmadan, daha basit yöntemlerle hastalarımız kolaylıkla uyutulabilir.
Varis Tedavisinin Riskleri Nelerdir sorusuna karşı verilecek cevaplar çeşitli olmakla birlikte özellikle Lazerle varis tedavisi sırasında oluşabilecek riskler;
Lazerle varis tedavisinden sonra, işlem yapılan damar boyunca damar çevresinde çeşitli oluşumlar meydana gelebilir. Meydana gelen bu sıkıntılar tamamen geçici olup hastadan hastaya değişmekle birlikte bu riskler farklılık gösterir.
Varis tedavisinin riskleri;
gibi sıkıntılar olmakla birlikte bu durum herhangi bir risk yaratmaz. Zamana bağlı olarak geçer. Tedavisi sırasında ve sonrası damarda pıhtı oluşumu ve bu pıhtının akciğere ulaşması da istatistik olarak çok düşüktür. Bu olasılık ameliyatta daha yüksek kabul edilmektedir.
Varis tedavisi, insana uygulanan tüm işlemlerde olduğu gibi belli Varis Tedavisi Riskleri taşımaktadır. Bu riskler ister köpük tedavisinde ister lazer tedavisinde belirli ölçüde bulunmaktadır.
Ancak bahsi geçen varis tedavisi yöntemlerinin her ikisi de cerrahi yöntemlere göre çok daha az risklidir. Zira işlem esnasında cerrahi uygulamaya göre çok daha az girişim gerçekleşir.
Lazerle ya da Radyofrekans ile varis tedavisi sonrasında işlem yapılan damarın çevresinde ağrı, kızarıklık, morarma ve hafif şişlik görülebilir. Ancak bu belirtiler her hangi risk taşımaz. Zamanla düzelir.
Lazer tedavisi ve Radyofrekans tedavisi bacak ön yüzünde diz altına da yapılırsa uyuşukluk, karıncalanma ve hissizlik oluşabilir. Bu belirtilerin geçmesi 3-6 ay ve nadiren daha uzun sürebilir. Kişiye zarar vermez. Lazer varis tedavisi esnasında ve sonrası damarda pıhtılaşması ve akciğere atması bilimsel olarak son derece seyrek görülmektedir. Bu tedavi dışında ameliyatta da aynı risk vardır.
Skleroterapi uygulanan kılcal, orta boy ya da büyük varislerde %10 oranda (on kişide bir) kahverengi bir lekelenme oluşabilir. Bu durum tamamen geçici olup, ancak vücudun bunu geçirmesi bazı kişilerde hızlı bazı kişilerde yavaş olur ve bazen birkaç ay sürebilir.
Skleroterapi esnasında kullanılan ilaç yakıcı bir ilaçtır. Köpük şeklinde uygulandığında daha da etkili olur. Varisli damara verilen bu ilaç bazen iğne giriş deliğinden çıkarak deride küçük yaraların oluşmasına sebep olabilir. Çok sık görülmez (%1 civarı). Genel olarak varis tedavisi sonrası izlenen sorunlar geçicidir ve zamanla kendiliğinden ortadan kaybolur.
Hamilelikte olan kilo ve basınç artışı sebebiyle bacaklarda varis oluşabilmektedir. Varisler, hamilelik süresince görüntü olarak rahatsız ettiği gibi ağırlık hissi, kaşıntı, ağrı, yanma, kramp gibi şikâyetlere de neden olmaktadır.
Hamilelik süresince karın içinde basınç artışı sürdüğünden ve asıl mesele evladınızın sağlam ve hastalıksız olarak dünyaya gelmesi olduğundan bu problemler önemsenmemekte ama evladınızı elinize aldıktan ve hastalıksız olduğunu gördükten sonra kendi şikayetleriniz ön plana çıkmaktadır.
Varisleri olan bir anne gelince;
Yapılacak tedavilere göre açıklarsak;
EVLA sırasında;
Köpük tedavisi sırasında;
Yani hem kullanılan ilaçlar süte geçmez, hem de anne bebeğinden uzun süre ayrı kalmamış olur.
Emzirme dönemi, annelerinin bebekleriyle ilgilendiği kadar kendileriyle de ilgilendikleri bir dönem olabilir. Bebeğinizi mutlu etmek ne kadar önemliyse kendinizi mutlu etmeniz de o kadar önemli.
Mutlu anne= Mutlu bebek. Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum...
Köpük Tedavisi Nedir? Bilindiği üzere varis; bir toplar damar hastalığıdır. Bu hastalık, toplardamarlar içinde bulunan kan akış yönünü belirleyen kapakçıkların bozulmasından kaynaklanır. Sağlıklı kapakçıklar kanın tek yönlü olarak kalbe doğru akışına izin verir. Varis hastalarında ise bu durum böyle değildir. Damar çapı genişlediği için kapakçıklar görevini tam olarak yapamaz ve kanın aşağıya geri kaçmasını önleyemez. Bu durumda olan damarların kapatılmasından başka bir yol yoktur. Çünkü genişlemiş damar çapının daraltılması mümkün değildir. Büyük damarlarda bu kapatılma işlemi lazerle, buharla ya da radyofrekansla yapılırken ince damarlarda köpükle yapılabilmektedir.
Köpük tedavisi sanılanın aksine bacaktaki damarların üzerine tıraş köpüğü gibi bir madde sürerek yapılan yüzeysel bir tedavi değildir. Köpük tedavisi, damar endotelini yani damarın iç yüzeyini yakarak kapatan bir ilacın, köpürtülerek damar içine verilmesi ve sonuç olarak hastalıklı damarların kapatılmasını hedefleyen bir tedavi şeklidir. İlaç, belirli işlemlerle köpürtülür, bu sayede damarın iç yüzeyinde ilerlerken daha çok yüzeye değer ve daha geniş bir alanı yakar. Bu sayede yanan hastalıklı damar yüzeyleri birbirlerine yapışır, hastalıklı damar kapanır. Hayat içinde yapıştırmak istediğiniz yüzeylerin arasına yapıştırıcı sürüp bir süre bastırarak bekleriz ya, bacak damarlarında da yapılan bu işlem sonrası damarların tam olarak yapışması için dışarıdan baskı uygulamak gerekir. Dışarıdan uygulanacak baskı, varis çorabı ile sağlanır. Her köpük tedavisi işlemi sonrası yaklaşık 2-3 gün hafif basınçlı ince varis çorabı giymek yeterli olacaktır. Bu arada bacağın dolaşımı sağlıklı damarlar tarafından devam ettirilir.
Köpük tedavisi, ince de olsa bir iğne ile yapılmaktadır. Ancak kullanılan iğne, prematür dediğimiz çok küçük bebeklerde kullanılan tip çok ince bir iğnedir. Günümüzde uygulanan lazerle yüzeysel tedaviler (lazer epilasyon vs) ile köpük tedavisini kıyaslayan hastaların ifadelerine göre , lazerle yüzeysel tedavilere kıyasla daha az ağrı olduğu belirtilmektedir. Ayrıca tek bir yerden ilaç verildiğinde oldukça geniş bir alana ilaç ulaşabilmekte, bu da seans sayısını azaltmaktadır.
Köpük tedavisinde lokal anestezi uygulanabilir ancak çok etkin değildir. Uygulama alanı çok geniş olabilmektedir. Bu kadar geniş bir alana lokal anestezi yapılmamaktadır. Köpük tedavisinde kullanılan yakıcı ilaç, aslında lokal anestezik madde olarak üretilmiş, damarı yaktığı keşfedilince bu amaçla kullanılmaya başlanmış bir ilaçtır. Dolayısıyla bir süre sonra zaten işlem uygulanan alanda uyuşukluk da olmaktadır.
Köpük tedavisi sonrası yapılan damarlarda tekrarlama beklenmez. İki nedenle kılcallar görülebilir;
Köpük tedavisi sonrası yeni kılcal damar gelişmemesi için birtakım şeylere dikkat etmek gerekir. Bunlar;
Sayfadaki resimde görüldüğü gibi genişlemiş olan damar içine çok ince enjektör ile köpürtülmüş ilaç uygulanır. Uygulanan bu ilaç köpük tedavisi nedir sorusunun cevabıdır.
Uygulanan ilaç, niteliği itibariyle damar iç çeperinde oluşturduğu etki ile damarın yapışarak kapanmasını sağlar.
Son yıllarda ciddi miktarda kilo aldım ve bilgisayar başında çalışıyorum. Dizimin hemen arkasında bacaklarımda arada mor damarlar oluşuyor. Bu durumda ne yapmak gerekir? Bu problem varis hastalığı içerisinde mi incelenir. Hangi doktor tedavi eder.
Geçmiş olsun, aşırı kilo varis hastalığını tetikleyen nedenlerden biridir. Diz arkanızdaki mor damarlar varis olabilir. Kesin olarak karar verebilmek için ayakta venöz doppler ultrason yapılması gerekir. Ameliyatsız varis tedavisi de girişimsel radyoloji uzmanı olarak bizler tarafından yapılmaktadır.